MAKALELER / AZOTLU GÜBRELER..FOSFORLU GÜBRELER..POTASYUMLU GÜBRELER..FORMÜLLERİ..
Bitki büyümeye başladıktan sonra verilen gübreler, genellikle Azotlu ve Nitratlı gübrelerdir.
-Fosforlu gübreler, bitki büyüdükten sonra verilmemeli, ekimden hemen önce veya ekim sırasında toprak derinliğine gömülmelidir.
-Üstten veya yandan yapılan gübrelemede, bitki çimlendikten sonra bütün sahaya veya sıraların yanlarına verilir.
-Azotlu gübreler çok hareketli gübreler olduğundan fazla yağış veya sulama suyu ile yıkanarak ya da gaz halinde uçarak kayıplara uğrayabilir. Bu nedenle azotlu gübreleri bir defada değil, bitkinin çeşitli büyüme dönemlerinde, birkaç defada vermek gerekir. Bitkinin ekim zamanında ise tespit edilen Azot miktarının yarısının mutlaka kullanılması gerekir. Sonbahar ekimleri için yapılacak Azotlu gübrelemede, Amonyum Nitrat veya Üre formundaki gübreler kullanılmalıdır.
-İlkbahar veya yaz gübrelemesinde ise Nitratlı gübreler tercih edilmelidir.
-Azotlu gübre çeşitleri arasında ürünü arttırma yönünden fark olmaması nedeniyle herhangi bir Azotlu gübre yerine diğer Azotlu gübrenin kullanılması uygun olur.
-Toprağa verilecek gübre miktarını belirlemek için; dikimden 1,5-2 ay kadar önce toprak analizi yaptırmak gerekir.
-Gübrelerin toprağa verilme zamanları, toprağa, iklime ve yetiştirilen bitkiye bağlı olarak değişir. Toprak sahip olduğu fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri ile gübrenin uygulama zamanını önemli ölçüde etkiler. Esas olan, tohumun çimlenmesi esnasında köklerin hemen yanı başında yeterli miktarda bitki besin maddesinin bulunmasıdır. Gübrenin bitkiye veya toprağa ne kadar ve ne zaman verileceğinin bilinmesinin yanında, hangi yöntemle verileceğinin de belirlenmesi gerekir.
-Gübrenin toprağa veriliş yönteminin seçiminde; bitkinin veya toprağın özellikleri, iklim özellikleri, üreticinin işgücü, alet ve ekipman durumu gibi ekonomik faktörler etkili olur.
-Ayrıca gübrelemede fazla veya az gübre kullanımının neden olacağı ekonomik kayıpları önlemek, bitki gelişiminde istenen başarıyı sağlamak ve toprağın kirlenmemesi için gübre verme yöntemini seçerken gereken özen gösterilmelidir.
POTASYUM (K) ÖZELLİKLER
Özellikle meyve oluşumu ve gelişimi için gerekli besin maddesidir. Potasyum bitki büyümesini çabuklaştırır ve verimini arttırır. Potasyum, bitki metabolizmasında fotosentez sonucu elde edilen ürünlerin, faydalı olacağı bölgelere taşınmasını sağlar. Su dengesini ayarlar. Potasyum, Azot ile birlikte ürünü arttırır ve düzenli meyve tutumu ve olgunlaşmasında önemlidir.
Toprakta Potasyum, Azot ve Fosfora göre daha fazla bulunur. Yeterli potasyum ile beslenen bitkilerde meyve ağırlığı artar, parmaklar daha büyük olur ve meyvenin pazarda daha uzun süre dayanmasını sağlar, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı artar. Potasyum, özellikle çilek bitkisi için çok önemlidir.
-Fotosentezde görev alır ve bitkide su dengesi sağlar.
-Şeker ve Azot metabolizmasında etkilidir.
-Kullanılan Azotun daha etkili olmasını sağlar.
-Sentezlenen organik maddelerin, bitkilerin gerekli olan diğer organlarına taşınmasını sağlar.
-Bitkilerin rüzgar ve benzeri faktörler nedeniyle yatmalarına karşı direncini arttırır.
-Kullanılan Fosforun etkisini arttırarak bitkilerde kök gelişmesine olumlu katkıda bulunur.
-Bitkilerin olgunluğa daha kolay geçmelerini sağlar.
-Bitkilerde su tasarrufu sağlar ve bitkilerin susuzluğa karşı direncini arttırır.
-Bitkilerde ürün kalitesini geliştirir.
-Bitkilerin tuzlu ve kireçli topraklardan daha az etkilenmesini sağlar.
-Bitkilerin soğuğa karşı dayanıklılığı arttırır.
-Bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı direncini arttırır.
-Kalsiyum (Ca) ve Magnezyum (Mg) fazlalığı Potasyumun alınmasına engel olur. Yüksek düzeyde uygulanan Potasyumun, verim ve kalite üzerinde beklenen etkiyi gösterebilmesi için, bitki bünyesinde yeterli düzeyde Azotun bulunması gerekir.
-Düşük Potasyum seviyesi ise, lezzetsiz ve yavan meyve tadına neden olmaktadır.
POTASYUM NOKSANLIĞI
Yeterli potasyum alamayan bir bitkinin meyveleri şekilsiz olur. Yapraklar zamanla küçülür ve renk değişikliği ilk olarak yaşlı yapraklarda görülür.
-Potasyum noksanlığı, yapraklarda tipik klorofilin teşekkülünü engeller ve bu ilk olarak yaşlı yapraklarda görülür. Bunun sebebi, Potasyumun da diğer birçok besin maddeleri gibi bünyede hareket edebilmesi ve bitkinin yaşlı kısımlarında genç olan kısımlarına taşınmasıdır. Genç yapraklar ise oldukça uzun bir süre normal yeşil renklerini muhafaza edebilir. Ancak bitkide Potasyum noksanlığının devamlı ve şiddetli olduğu hallerde genç yapraklarda da aynı problem ortaya çıkar. Potasyum noksanlığında yapraklarda bu şekilde ortaya çıkan klorofilin problemi çok tipik olduğundan bu problemi diğer besin maddeleri noksanlıklarının sebep oldukları eksiklikle karıştırma riski hemen hemen hiç yoktur.
-Bitkilerde yaprak sayısının azalmasına neden olur. Bunun nedeni yaşlı yaprakların vaktinden önce dökülmeleridir.
-Potasyum eksikliği belirtileri yaprak kenarlarında ve uçlarında başlar. Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra koyu kahverengiye döner. Şiddetli noksanlık halinde siyahlaşabilir. Yaprağın kenar ve uçları belirtilen şekilde ölmesine karşılık diğer kısımları uzun süre yeşil kalabilir. Potasyum noksanlığı kumlu topraklarda yetiştirilen bitkilerde daha çok görülür.
-Potasyum eksikliğinde meyve kalitesi düşer, kışın don hadisesinden görülen zarar artar.
-Meyve türleri içerisinde Potasyum noksanlığı özellikle şeftalilerde sık rastlanır. Gerçekten de aynı şartlarda yetiştirilen elmalarda Potasyum noksanlığının görülmemesine karşılık, şeftalide bu noksanlık bariz olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi bu iki meyve türünün Potasyum gereksinimlerinin birbirinden farklı bulunması ve şeftalinin Potasyum gereksiniminin daha fazla olmasıdır.
-Öte yandan aslında potasyumca fakir bulunan ve kireçleme yapılan topraklarda fazla Azotlu gübrelerin verilmeleri de bu topraklarda yetiştirilen şeftalilerde Potasyum noksanlığının daha çok ortaya çıkmasına sebep olur. Çünkü kireçleme ile sırasıyla toprağa verilen Kalsiyum bu bitkinin topraktaki Potasyumundan faydalanmasını engeller, aynı şekilde fazla Azotlu gübrelerin etkisiyle bitkinin Potasyum ihtiyacı da normale oranla artmış olur.
-Potasyum noksanlığı meyve kalitesini de önemli derecede etkiler, ayrıca bitkilerin ve bu arada meyve ağaçlarının hastalıklara karşı dirençlerinin azalmasına ve bitkilerin kuraklıktan çok zarar görmelerine neden olur.
POTASYUM FAZLALIĞI
Potasyum fazlalığı Magnezyum (Mg) ve Kalsiyum (Ca) noksanlığına sebep olabilir. Meyvede yüksek düzeyde Potasyum alımı sadece düzgün meyve şekli ve olgunlaşma ile meyveye tat ve lezzet sağlamasından başka, meyve lezzet ve çeşnisinde ana öğe olan toplam asitlik üzerinde de olumlu rol oynayıp, çeşniyi önemli derecede etkilemektedir.
POTASYUM GÜBRELEMESİ
Potasyum gübrelemesi yapılmadan önce toprakların Potasyum seviyesinin toprak tahlilleri ile belirlenmesi gerekir. Potasyumda, Fosforda olduğu gibi ağaç kök bölgesine yakın ve dağıtılmadan verilmelidir. Uygulama dozu topraktaki potasyum seviyesine, ağacın yaşı ve verime bağlı olarak değişmektedir. Bitkilerin Potasyum ihtiyacını tespit etmek için, gelişme döneminin toplam süresini dikkate almak gerekir.
Topraklarımız Azot ve Fosfor bakımından fakir, Potasyum besin maddesi bakımından ise yeterli durumda olduğundan Potasyumlu gübre tüketimi sınırlıdır. Potasyumlu gübrelerin kullanılmalarında bütün Potasyumu bir defada vermeyip bunun sürekli dozu yükseltilerek parçalara bölünmesi önerilmektedir.
FOSFOR (P)
Fosfor, hücre çekirdeğinin esasını teşkil eden temel besin maddesidir. Bitkinin gelişmesinin, çiçeklenmesini, meyvenin oluşmasını ve ürün kalitesinin iyileşmesini sağlar. Kuvvetli bir kök sistemi oluşturur. Kuvvetli kök sistemi, bitkinin topraktan besin maddeleri alımını kolaylaştırır. Ayrıca çiçek oluşumu için gereklidir. Ayrıca bitkileri yeşil aksamdan çiçeklenme aşamasına geçirir. Meyve kalitesini arttırır.
Fosfor;
-Bitkide enerji depolanmasını sağlar. Şeker ve nişasta gibi maddelerin oluşumunda etkisi olur.
-Bitkiler yeni hücrelerin oluşması, dokuların büyümesi ve bitki bünyesindeki bazı organik bileşiklerin oluşmasında rol oynamaktadır.
-Tohum oluşumu için çok önemlidir ve tohumlar Fosforun depolandığı yerlerden biridir. Ayrıca erken olgunluk ve bitkinin hastalıklara karşı direnci açısından da oldukça önemlidir.
-Saçak kök oluşumunu sağlar, tohumların çimlenmesinde etkilidir.
-Toprakların Fosfor seviyeleri farklı düzeylerdedir ancak bunun çok az bir kısmı bitkiler tarafından alınabilir formdadır. Özellikle topraktaki kil tipi ve miktarına balı olarak Fosforun önemli bir kısmı toprak tarafından tutulur ve olgunlaşmayı hızlandırır.
-Topraktaki Magnezyum noksanlığı bitkinin Fosfor alımının azalmasına ve böylece bitkinin topraktaki Fosfordan gereği gibi faydalanamamasına neden olur.
FOSFOR EKSİKLİĞİ
Eksiklik durumda bitki türüne ve eksiklik oranına bağlı olarak farklı belirtiler görülse de genel olarak: özellikle yaşlı yapraklarda sararma, kalın ve dik yaprak görünümü, bodur büyüme, mavimsi yeşil veya mor renk oluşumu tipiktir. Meyve tutumu zayıftır ve olgunlaşma erkendir. Öte yandan çoğu kez meyvelerde şekil bozukluğu, koyu kırmızı, mor renk ve çatlaklık görülür. Daha çok yaprakların ortasında veya ana damarlar arasında olmak üzere koyu yeşilden mora kadar değişen renklenme görülür. Yapraklar normalden daha küçüktür ve yaprak sapı ile dal arasında dar açı vardır. Sonunda yapraklar açık yeşile ve sarıya dönerler ve erken koparlar.
-Fosfor zor alınan bir elementtir. Bitkinin çiçeklenmesinden önce verilmelidir.
-Uygulamada Fosfor ile Magnezyum arasında doğru orantılı bir teşvik-uyarılma gözlenmektedir. Yani Fosfor fazla ise Magnezyum alımı da artmakta, Magnezyum alımının artması da Fosfor alımını arttırmaktadır. Ortamda birinin azlığı diğerinin de alımını azaltmaktadır.
-Fosfor, bitkide iyi bir kök gelişimi ve kol verimi için önemlidir. Fosforun toprakta hareketi çok düşük olup suda çözünümü yavaş olduğu için toprağa karıştırılması şarttır. Fosfor alımı en iyi nötr (pH=6.5) de gerçekleşmektedir.
-Fosfor noksanlığında bitkide görülen bazı belirtiler, Azot noksanlığından kaynaklananlara benzer. Gerçekten de Fosfor noksanlığı da daha çok bitkinin gelişmesinin ilk periyodunda ortaya çıkar ve bitkide gelişmenin çok zayıflamasına sebep olur. Yalnız Fosfor noksanlığı Azottan farklı olarak bitkinin toprak üstü kadar kök sistemi üzerine de önemli bir etki yapmakta ve gerek kök oluşumunu, gerekse kök gelişmesini çok zayıflatmaktadır. Bu yüzden Fosfor noksanlığından en çok kök bitkileri zarar görürler.
-Fosfor noksanlığı meyve üzerinde Azot noksanlığından farklı bir etki yapar. Fosfor noksanlığına maruz kalan meyvelerin zemin renkleri yeşil, meyveler fazla etli, meyve eti de yumuşaktır. Ayrıca böyle meyvelerin asi kapsamı yüksek ve saklanma özellikleri de iyi değildir. Bu yüzden Fosfor noksanlığı ürün miktarı kadar ürün kalitesini de çok düşürmektedir.
-Bitkide yaprakların başlangıçta koyu yeşil bir renkte olmalarının sebebi, Fosfor noksanlığından bitkinin bünyesine normale oranla daha fazla miktarda Azot alınması ve bu fazla Azotun bünyede toplanmasıdır. Daha sonra yapraklarda kırmızımsı mor rengin meydana gelmesi ise, bünyedeki şeker birikimi ile ilgilidir. Çünkü Fosfor noksanlığında bitki bünyesindeki şekerler nişasta ve selüloza dönüşmeyip bünyede yığılılar ve böylece bitkide şeker konsantrasyonu anormal derecede yükselir. Şeker konsantrasyonunun anormal yükselmesi ise yapraklarda aynı şekilde antosiyan renk maddesi miktarının da yükselmesine ve böylece yapraklarda kırmızımsı mor bir rengin oluşmasına neden olur.
-Bitkilerde Fosfor noksanlığı, uygun olmayan iklim faktörlerinin etkisiyle de ortaya çıkabilir. Gerçekten de havaların yağışlı ve serin gittiği zamanlarda, toprakta oldukça fazla miktarda alınabilir Fosforun bulunmasına karşılık, bitkilerde Fosfor noksanlığı görülebilir. Bunun sebebi ise bu şartlarda bitkide kök oluşumunun normale oranla çok yavaş olması ve köklerin topraktaki Fosforla gerekli teması sağlayamamasıdır. Bu yüzden hava şartlarının uygunlaşmasıyla köklerde yeniden hızlı bir gelişme olur ve Fosfor noksanlığı da ortadan kalkar.
FOSFOR FAZLALIĞI
Demir (Fe), Çinko (Zn) ve Bakır (Cu)’ın alımını engellediğinden, dolaylı olarak bitkiye zarar verir. Fosforlu gübreler verilmeden önce toprağın Fosfor seviyesi toprak analizleri ile belirlenmelidir.
-Fosfor meyve verimini arttırmakta, ancak aşırı Fosfor gübrelemesinde ise verim azalmaktadır. Sağlıklı bitki kökleri de beslenme ortamındaki Fosforu önemli ölçüde tüketebilme yeteneğine sahiptir. Bitki, ne kadar hızlı büyüyen bir tür ise (erkenci patates, sebze türleri vb.) topraktaki Fosfat yoğunluğunun da o ölçüde fazla olması gerekir. Kök sistemi zayıf oluşan kültürler için de yüksek bir Fosfat yoğunluğu gereklidir.
-Fosfor uygulanan alanlarda Çinkonun, Demir ve Alüminyum oksitlerinde bağlanması ve bitkinin gelişmesini arttırması sonucu, bitkinin Çinko konsantrasyonunu kritik düzeyin altına düşerken, bitkide Fosfor toksisitesi (zehirlenmesi) görülebilmektedir. Öte yandan bitkilerin Çinko eksikliği gösterdiği durumlarda ortama Fosfor katılması, bitkide Fosfor eksikliği gösterdiği gibi, Çinko eksikliğinin de şiddetini arttırmaktadır.
FOSFOR GÜBRELEMESİ
Fosfor gübrelemesinde dikkat edilmesi gereken hususların başında topraktaki kullanılabilir Fosfor seviyesinin arttırılması gelir. Bunun için kullanılacak gübre çeşit ve miktarı kadar uygulama yöntem ve zamanı da önem taşımaktadır. Gübrenin topraktaki temas yüzeyinin artması ve temas süresinin uzaması toprakta Fosfor fiksasyonunun artmasına yol açacağından, Fosforlu gübrelerin mümkün olduğunca bitkinin alacağı dönemde verilmesi gerekir.
Öte yandan Fosfor, toprakta hareketsiz olduğundan gübrenin bitki kök bölgesine yakın verilmesi gübrelemenin etkinliğini arttırmaktadır. Ayrıca gübre verilirken kesinlikle serpilerek dağıtılmamalı, taç izdüşümüne veya banda açılan çukurlara toplu olarak verilmelidir.
FOSFOR FİKSASYONU
Toprakta ve suda çözülebilir formda bulunan bitki besin maddelerinin, toprağın organik ve inorganik bileşenleriyle reaksiyona girerek suda çözülemez (bitki tarafından alınamaz) formlara dönüşmesine “Fiksasyon” denir. Topraklara verilecek Fosforlu gübrelerin miktarları belirlenirken toprağın Fosfor Fiksasyon kapasitesi düşünülmelidir. Çünkü, özdeş iki toprak düşünülürse; bunlardan Fosfor Fiksasyon kapasitesi daha yüksek olan toprağa daha fazla Fosforlu gübre verilmelidir. Yapılan araştırmalar, bitkilerin toprağa verilen Fosforlu gübrelerin ilk yıl %10-30’undan yararlandıklarını göstermiştir. Kalan Fosfor ise toprak öğeleri tarafından fikse edilerek bitkiye yarayışsız duruma geçmektedir.
-Asitli topraklarda Fe (Demir), Mn (Mangan) ve Al (Alüminyum) iyonları (maddeleri) serbest halde bulunmaktadır. Bu iyonlar toprağa verilen Fosfat iyonlarıyla birleşerek suda çözünürlükleri çok düşük olan Fe (Demir) ve Al (Alüminyum) Hidroksifosfat bileşikleri halinde çökerler. Böylece Fosfor alınamaz hale gelir.
-Asidik (pH değeri 4.5-6.0 arasında) iken kil mineralleri Fosfor Fiksasyonunda önemli rol oynar ve fosforun alınmasını engeller. Topraktaki kil miktarı arttıkça fikse edilen Fosfor miktarı da artmaktadır. Bu durum yüzey genişliği ile ilgilidir.
-Kireçli alkalin (pH değeri 7.5’den fazla olan) topraklarda Kalsiyum ile dolmuş kil mineralleri, Fosforu, Ca (Kalsiyum) köprüsü ile bağlamak suretiyle alınabilirliği sınırlandırır.
-Toprak ile toprağa verilen Fosforlu gübre arasında değinim yani tepkime süresi arttıkça daha fazla Fosfor fikse edilmektedir. Fosfor Fiksasyonu 4-6 gün sonunda maksimum düzeye ulaşmaktadır.
-Bitkilerin Fosforlu gübrelerden en iyi yararlandıkları pH dereceleri 6.5-7.0 (nötr seviyesi) arasındadır. Bu sınırın altında üstünde Fosfor şiddetle ve farklı mekanizmalar halinde fikse dilmektedir. pH 8.5’in üzerine çıkınca Fosfor Fiksasyonu azalır. Çünkü pH 8.5’in üzerinde Na (Sodyum) iyonları etkilidir. Bunlar, Fosfor ile birleşerek suda çözülebilen Na3PO4 bileşiğini oluştururlar. Ancak pH 8.5’in üzerinde bitki gelişimi yavaşlar. Çünkü toprak tuzlu ya da alkalidir.
-Toprak sıcaklığı kimyasal tepkimelerin hızını arttırır. Bu nedenle sıcak iklimlerde Fiksasyonu daha yüksektir.
-Toprakta organik maddenin artmasıyla fikse dilen Fosfor miktarı azalmaktadır. Çünkü organik maddenin toprakta ayrışmasıyla CO2 (karbondioksit) gazı açığa çıkar. Bu gaz suda çözünerek H2CO3 (karbonik asit) oluşur.
Fosfor Fiksasyonunu Minimum Düzeye İndirmek İçin Alınacak Önlemler:
-Fosforlu gübreler toprağa banda verilmelidir. Çünkü bu şekilde toprakta gübrenin değinim düzeyi azaltılmış olur.
-Fosforlu gübreler toprak yüzeyine serpme yöntemiyle verilirse tepkime süresi artacağı için fikse edilen Fosfor miktarı da artar.
-Toz yerine granül gübreler kullanılmalıdır. Granül gübreler, toz halindeki gübrelere oranla toprakla daha az temas ederler.
-Toprağın organik madde kapsamı ahır gübresi veya yeşil gübreleme ile arttırılmalıdır.
-Fosforlu gübreler toprağa tohum ekimi sırasında verilmelidir. Önceden verilmesi halinde tepkime süresi artacağı için Fiksasyon da artar.
-Asit tepkimeli topraklarda kireçlenme; alkalin reaksiyonlu topraklarda ise Kükürtleme yapılarak pH 6.5-7.5 sınırlarına getirilmelidir.
KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ içerisinde yüzlerce organik ve kimyasal gübrelere ait, İMALAT FORMÜLLERİ ve ÜRETİM YÖNTEMLERİ mevcuttur. Bu ansiklopedi içerisindeki kimyasal ve organik gübreleri, hiçbir teknik makine kullanmadan ve hiçbir teknik destek almadan tek başınıza imal edebilirsiniz.
GÜBRE ÜRETİMLERİ
VE
İMALAT FORMÜLLERİ
Herhangi bir organik gübre üretimi düşünüldüğünde ve bu konuda kaynak arandığında ORGANİK GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ sizler için iyi bir gübre üretim kaynağı olabilir. ORGANİK GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİiçerisinde yüzlerce organik gübrelerin ÜRETİM FORMÜLLERİ ve İMALAT TEKNİKLERİ mevcuttur.
Herhangi bir kimyasal gübre üretimi düşünüldüğünde ve bu konuda kaynak arandığında KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ sizler için iyi bir gübre üretim kaynağı olabilir. KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ içerisinde yüzlerce kimyasal gübrelerin ÜRETİM FORMÜLLERİ ve İMALAT TEKNİKLERİ mevcuttur.
Organik ve kimyasal gübrelerde kullanılan hammaddelerin fiziksel ve kimyasal özellikleri,kimyasal formülleri, nerede ve nasıl kullanıldığı ve ne içerisinde çözündüğüne ait, geniş bilgi ve kaynağı TARIM HAMMADDELERİ ANSİKLOPEDİSİ içerisinde bulabilirsiniz.
ORGANİK GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ ve KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ herkesin çok kolay anlayabileceği ve herkesin çok rahat kullanabileceği sade bir dille yazılmıştır.Bu ansiklopediler yardımı ile kendi gübrenizi kendiniz üretebilir veya gübre üretiminde mevcut işlerinizi geliştirmede sizlere yol gösterici olabilir.
SOLVER KİMYA
için bir kaynak arandığında
KİMYASAL GÜBRELER ANSİKLOPEDİSİ
sizin için iyi bir kaynak olabilir.