Yer kabuğundan çıkarılarak kullanılan "Endüstriyel Hammaddeler" içinde "Taşlar" ın önemli bir yeri vardır. Taş, tarihsel çağlar boyunca insan ile bütünleşen bir malzemedir. İnsan yaşamı, barınmadan, korunmaya, duygularını, mesajlarını geleceğe aktarmadan, sonsuza yolculuğunda bedenini emanet etmeye kadar, sağlamlığın, güvenin simgesi olan taş ile iç içedir.
Taş, ilkel insandan, günümüzün çağdaş insanına kadar onun yaşamında şekil ve işlev değiştirerek sürekli kullanıla gelmiştir. Dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeye paralel olarak yaşam anlayışı da, beklentiler de değişmektedir. Günümüzde, daha sakin ve huzurlu doğal ortamlarda yaşama isteği giderek artmaktadır. Çağdaş insan bu özlemini, olabildiğince doğal taşlarla bezenmiş mekanlarda yaşamını sürdürerek gidermeye, en azından buna katkı sağlamaya çalışmaktadır.
TÜRKİYE DOĞAL TAŞ KAYNAKLARI
Ülkemizde, blok verebilen, kesilip parlatılabilen beş farklı özellikte taş oluşumunun varlığı bilinmektedir. Bunlar mermerler, renkli kireçtaşları, çeşitli türdeki mağmatik ve volkanik taşlar, travertenler ile karbonat albatrılarından [Oniks) oluşmaktadır. Sözü edilen bu türler, ülkemizin jeolojik özelliklerinin sonucu geniş bir alanda yayılım göstermektedir
Karbonat bileşimli, başkalaşım [metamorfizma] aşamasını geçirmiş, kristalin dokulu, bilimsel anlamda mermer özelliği taşıyan yatakların "Masif" ya da "metamorfik zon" niteliği gösteren kuşaklarda kümelendikleri görülmektedir. Istranca Masifi, Armutlu Masifi, Kazdağ Masifi, Menderes Masifi, Devrekani Masifi, Pulur Masifi, Ergizek Pötürge-Bitlis Masiflerinin metamorfik düzeyleri, mercek şeklinde mermer rezervleri içermektedir. Bu metamorfik temelin kırık hatlarına yakın kesiminde aşın parçalanma nedeniyle mermerlerin blok verimlilikleri düşüktür. Kırık zonların dışında kalan rezervlerin ise, mermer merceklerinin şistlerle (daha çok killi şistler] çevrelenmiş olması, jeolojik evrim boyunca oluşan tektonik deformasyonların olumsuz etkisini azaltmaktadır.
Genelde Karbonifer, Permiyen, Triyas ya da Jura yaşlı olan bu ekonomik rezervlerin, Trakya, Marmara, Ege, İç Batı Anadolu ve iç Anadolu Bölgesinde kalan kesimleri, yüzyıllardır işletilmektedir. Yurdumuzda halen işletilen mermer ocaklarının yaklaşık % 95'i bu alan içinde kümelenmişlerdir. Toros ve Karadeniz kuşağında kalan rezervlerin aşırı kırıklandığı, karstlaştığı ve bu nedenle blok verimliliklerinin düşük olduğu saptanmıştır. Toros ve Karadeniz kuşağında da deformasyondan etkilenmemiş, üretime uygun bazı alanlar bulunmaktadır.
İkinci grup doğal taş varlığımızı, mikro makro fosil içerikli kireçtaşları oluşturmaktadır, İstanbul, Adapazarı ve Bursa dolayında;
mikritik karakterli, siyah renkli, Devoniyen Karbonifer yaşlı, sınırlı lokal oluşumlar şeklinde Paleozoyik birimleri içinde yer alan kireç taşlan bulunmaktadır. Ülkemizin renkli doğal taş anlamında asıl kireçtaşı potansiyelini ise, ülke genelinde geniş bir alana yayılan Jura-Alt Kretase yaşlı birimler oluşturmaktadır. Çoğu kez açık gri bej pembe renklerde bulunan bu kireç taşlan, Bursa, Bilecik, Balıkesir, İzmir, Manisa, Adana, Elazığ ve Diyarbakır çevresinde işletilmektedir.
Ülkemizdeki mağmatik kökenli taşları, farklı türler oluşturmaktadır. Serpantinden diyabaza, siyenitten granite kadar değişen mağmatik taş rezervlerine Trakya, Kuzeybatı Anadolu İç Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgelerinde rastlanmaktadır. Genelde plütonik yükselimler ve yer yer de dayk oluşumları şeklinde gözlenen mağmatik kayaç rezervleri, genelde aşırı çatlaklı ve ayrışmış durumdadır. 1980'li yıllardan sonra talep bulan mağmatik taşların işletilmesine bu tarihten sonra başlanmıştır. Trakya (Demirköy Plütonu Dereköy Plütonu] Ankara [Beydağı], Rize İkizdere) Aksaray, Ordu [Topçam], Giresun [Harşit], Artvin [Yusufeli) ve Gümüşhane dolayında ocaklar açılmıştır. Bu ocakların bir kısmında çatlak, ayrışma, anklav ve pas sorunlarıyla karşılaşılmıştır. Halen bu bölgelerde ocak açma çalışmaları ve deneme üretimleri devam etmektedir. Bunların dışında, Çankırı [kurşunlu) çevresinde kısa süreli olarak serpantin işletmesi yapılmıştır. Bursa [Gemlik] dolayındaki diyabaz ile Sapanca dolayındaki serpantin türündeki doğal taşlarda üretim faaliyetleri sürdürülmektedir
Ülkemizin doğal taş varlıkları arasında yer alan diğer bir grup ise traverten ve albatr [oniks] yataklarıdır. Soğuk ve sıcak suların çökelleri şeklinde oluşan Kuvaterner yaşlı bu oluşumlara, Doğu ve Kuzey Anadolu fayları ile Ege graben sistemi içinde gelişen kırık hatlarının çevresinde rastlanmaktadır. Bilecik, [Bolu] Çankırı, Afyon Denizli, Burdur, Antalya ve Sivas dolayında geniş rezervler halinde rastlanan traverten oluşumları, halen işletilmektedir. Traverten, son yılların gözde olan taş türüdür.
Arazi araştırmalarında, ülkemizin Oniks [ticari tanım) türü oluşumlar yönünden zengin olmadığı görülmektedir. Ülke genelinde çok farklı alanlarda Oniks yataklarının bulunmasına karşın, işletilebilir nitelikteki yataklar çok sınırlıdır. Manisa, Balıkesir, Konya, Elazığ yörelerindeki yatakların işletilmesi sürerken, İzmir, Bilecik, Eskişehir, Kırşehir, Nevşehir ve Tokatta saptanan ve bir dönem işletilen rezervlerin çoğunun tükendiği görülmektedir.
Ülkemizde işletilen çeşitli litolojideki önemli doğal taş alanlarının bölgelere göre dağılımları aşağıdaki çizelgelerde verilmiştir