MAKALELER / ORGANİZMALAR - MİKROORGANİZMALAR VE BÖCEKLER
TARIMDA BİYOLOJİK KONTROL :
Hızlı nüfus artışın beraberinde getirmiş olduğu kentleşmeyle birlikte her geçen gün tarım alanları azalmakta ve kişi başına düşen tarım ürünü miktarında düşüş olmaktadır. Geçmişte tarımsal ürün bakımdan kendi kendine yeten ülke konumunda olan Türkiye şimdi birçok ülkeden tarımsal ürün ithal etmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden biri ekonomik olarak önemli bitkilerde zararlı böcekler ile mücadelenin bilinçli ve tam bir şekilde yapılamamasıdır. Ülkemizde bitkilerin korunması daha çok kimyasal insektisidler kullanılarak yapılmaktadır. Kimyasal insektisidler kullanılırken bunların bir çok yan etkileri ortaya çıkmaktadır. Birçok yönden bazı canlı gruplarına ciddi zararlar vermektedirler. Zirai mücadele ilaçlarından bugün için vazgeçilememesinin nedeni, bu ilaçlara alternatif bir mücadele yönteminin tam anlamıyla geliştirilememesidir. Kimyasal mücadelenin dışındaki mücadele metotlarının yeteri kadar geliştirilememesinden ve geliştirilen metotların zararlı, pahalı ve ilkel olmasından dolayı zirai mücadele ilaçlarının uygulanmasının daha uzun yıllar devam edeceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, tüm dünyada kimyasal ilaçların yerini gelecekte biyolojik mücadele olarak bilinen bir yöntemin alacağı tartışılmaktadır.
MİKRO ORGANİZMALAR VE BÖCEKLER
Günümüzde, 1165 mikroorganizma böceklerle bağlantılı olarak bulunmuştur. Her ay yeni organizmalar izole edilmekte ve tanımlanmaktadır. Bunların bir çoğu patojendir. Toplam 1165 mikroorganizmanın bakteriler 90 tür ve varyetesini, virüs ve riketsialar 260 türünü, mantarlar 460 türünü ve nematodlar 100 türünü kapsamaktadır. Zararlıların kontrolü için mikroorganizmaların en pratik kullanımı onların suni ortamlarda kültürlerinin hazırlanmasını ve daha sonra uygun bir yerde ve zamanda çevreye dengeli miktarlarda sunulmasını içerir. Kullanılan mikroorganizmalar zararlıya özgü olduğu için yalnızca o canlıyı etkiler. Biyolojik kontrolün büyük bir avantajı kimyasal kontrol yöntemleriyle bağlantılı birçok problemi ortadan kaldırmasıdır. Kimyasal mücadelede kullanılan insektisidler hedef zararlının dışındaki alanlara dağılarak çiçekler arasında tozlaşmayı sağlayan, faydalı böceklerin ve bal arılarının ölümüne neden olmaktadırlar. Doğrudan yada besin zinciri aracılığı ile insanlara ulaşarak akut ve kronik zehirlenmelere neden olmakta, buna bağlı olarak da gelecek nesilleri tehdit etmektedir. Tarım alanlarında kullanılan kimyasal insektisidler yağmur sularıyla derelere, göllere ve denizlere taşınarak balık türlerini ve diğer su ürünlerini etkilemektedir. Kullandıkları alandaki bitkilerin çimlenmesi, vejöatasyonu ve üremesi üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadırlar. Ayrıca bu insektisidlerin kullandığı alanlardaki zararlı böcekler kullanılan insektiside ve kullanılmadığı halde diğer insektisidlere karşı mukavemet geliştirmektedirler. Dolayısıyla bir süre sonra kullanılan insektisidler etkisiz kalmaktadır. Kimyasalların bu olumsuz etkilerine karşılık biyolojik mücadelede kullanılan ajanlar çevreyi çok az şekilde etkilemektedirler. Örneğin baculovirüsler sadece böceklerde hastalık yapan, omurgalılarda hastalık oluşturmayan etkili bir biyolojik mücadele ajanlarıdırlar. Bacillus thuringiensis çoğunlukla Lepidoptera grubu böcekler üzerine etkili olan bir bakteridir. Dolayısıyla bu ajanlar sadece kullandıkları alandaki zararlı böcekleri etkilerler. Kimyasallar gibi ortamda birikip toksisite oluşturmazlar. Bir çoğu, insanlar üzerinde patojen olmadığı için insanlara zarar vermez. Herşeyden önemlisi çevreyi kirletmezler. Bu nedenle biyolojik kontrol, kimyasal insektisidler ile karşılaştırıldığında ekolojik dengeyi bozmayan alternatif bir mücadele yöntemidir.
Biyolojik kontrolde kullanılacak ajanların bir çoğu doğadaki hastalıklı böceklerden izole edilir. Doğada böceklerin hastalanmasına neden olan ve sonra onları öldüren, orijini bakteri,mantar, virüs veya protozoa olan pek çok mikroorganizma mevcuttur. Böceklerde hastalıklara neden olan mikroorganizmalar özelleşmiş doğal düşmanlar olarak kabul edilir.
SOLVER KİMYA