MAKALELER / TARIMDA VERİMLİLİK - HASSAS TARIM
ALTERNATİF TARIM :
Hemen hemen bütün dünyada son 40–50 yıldan beri ziraî üretimde ve işgücü randımanında gıpta edilecek bir artış sağlandı. Bu devrede çiftçilere gübreler pestisidler ve bol ürün veren bitki çeşitleri temin edildiğinden, topraktaki azot rezervleri tüketilmeksizin ve ciddi hastalıklarla karşılaşılmaksızın monokültür adı verilen aynı tarlada her yıl aynı bitkiyi ye-tiştirmek mümkün oldu. Çiftçiler bütün arazisini belli birkaç bitkiye tahsis edebildiler. Hükümet programları da bu uygulamayı teşvik etti. Maalesef bu uygulamalar aşın toprak erozyonu, kimyevî maddelerle suların kirlenmesi ve toprakların tuz oranının artıp çoraklaşmasına yol açtı. Monokültür acı neticesiyle genetik çeşitliliği hızla azalttı.
Gübre ve pestisidler, sulama ve yüksek verim çeşitleriyle birlikte son 40–50 yılda vuku bulan ziraî ürün artışının sebebidirler. Fakat bu maddeler aynı zamanda istenmeyen yan tesirlere de sahiptirler. Yeraltı suyundaki pestisid ve gübreler ve bunların ürünlerdeki kalıntıları mavi bebek sendromundan tutun kansere kadar değişen pek çok hastalığa sebep olmaktadır. Elde yeterli bilgi olmamasına rağmen, bütün dünyada bu maddelerin kullanımındaki artış, şüphesiz ciddî sağlık problemleri doğurmuştur.
İşte 1950'lerden bu yana teknolojik gelişmelerle desteklenen mevcut tarım sistemi gübre ve pestisid gibi kimyevî maddelere, bol verimli yeni bitki çeşitlerine ve işgücü tasarrufu sağlayan yoğun enerji kullanan makinalı tarıma dayanmaktadır (1). Bu tarım sistemi istenmeyen yan tesirlere sahip olduğundan bütün dünyada bir alternatif tarım sistemine ihtiyaç vardır. Alternatif tarım, endüstri devrimi öncesine dönüşü ifade etmez. Bu sistem daha ziyade modern teknolojilerle koruyuculuğa önem veren ananevi tarım sisteminin bir kombinasyonudur.
Alternatif tarımın esas hususiyeti bitki münavebesidir. Ürünler uygun bir münavebeye tâbi olarak yetiştirildiği zaman verim, onların monokültür olarak yetiştirilmesi durumundakine kıyasla genellikle % 10-15 daha fazla olur. Çoğu durumda monokültür, ancak fazla miktarda gübre ve pestisid kullanılmasıyla sürdürülebilir. Münavebeli tarımda yabanî otlar ve böcekler daha iyi kontrol altına alınır, hastalıklar daha az teşekkül eder ve bitki besin elementlerinin devri daha randımanlı olur.
Yedi sezonluk tipik bir münavebe şöyle hazırlanabilir. Üç sezon yonca ekip toprağa karıştırılır. Dördüncü sezondan itibaren sırasıyla buğday, soya fasulyesi, buğday ve yulaf ekilip hasat edilir. Buğday yetiştirilen ilk sezonda yonca ile toprağa kazandırılan azotun bir kısmı alınır, bunun arkasından yetiştirilen ve bir baklagil bitkisi olan (serbest azotu tesbit eden) soya fasulyesi toprağın azot rezervini çok az değiştirir ve arkasından yetiştirilecek buğday için verimli bir toprak bırakır. Yulaf daha az besine ihtiyaç duyduğundan münavebenin sonunda yer alır.
Alternatif tarımın diğer bir özelliği toprağa bitki artıkları, ahır gübresi ve diğer organik maddelerin ilave edilmesidir. Organik madde toprak yapısını iyileştirir, su depolama kapasitesini arttırır, verimliliği yükseltir, toprağa gevşek bir yapı verir. Daha gevşek olan toprak daha kolay sürülür, tohumlar daha kolay çimlenir ve kökler aşağı doğru daha kolay gelişir. Su toprak içine daha hızlı nüfuz eder ve böylece yüzey akışı ve toprak erozyonu en aza iner. Ayrıca organik madde solucanları ve toprak mikroorganizmalarını besler. Alternatif tarım sisteminde bitki besinlerinin ana kaynağı hayvanı ve yeşil gübrelerdir. Yeşil gübre bitkisi toprak verimliliğini ve gevşekliğini arttırmak için sezon sonunda toprağa sürülüp karıştırılan veya yüzeye malç yapılan bir çim veya baklagil bitkisidir. Yeşil gübre amacıyla yetiştirilen bitkiler hayvanları otlatmak amacıyla kullanılabilir ve bunlar yabanî hayat için bir örtü teşkil ederken, zararlı ot, böcek ve erozyon kontrolüne de yardım eder.
Çok çeşitlilik de alternatif tarımın diğer bir hususiyetidir. Bitki ve çiftlik hayvanlarında çeşitlilik, bir işletmeyi ekonomik ve biyolojik risklere karşı güvence altına alabilir. Çok çeşitlilik bir işletmenin bir sezonda değişik tarla ürünlerini yetiştirmesi biçiminde olabildiği gibi. tarla ürünleri, meyvecilik ve hayvancılığın bir arada yürütülmesi biçiminde de olabilir. Bu durum kuraklık, hastalık, fiyat dalgalanmaları gibi riskler karşısında çiftçinin kritik dönemi daha rahat atlatmasına yardım eder.
Böcek, hastalık ve yabani otların kimyevî ilaçsız kontrol edilmesi de alternatif tarımın en önemli gayelerinden biri olup onun uygulanabilirliği için ümit vericidir. Pestisid kullanılmasını sınırlamaya yönelik genel bir yaklaşım entegre mücadele olarak adlandırılır. Bu sistemde mec-buri durumlarda ilaç kullanılabilmekle birlikte ağırlık hastalıklara karşı dayanıklı bitki çeşitlerinin seçilmesi ve biyolojik kontrole dayanmaktadır. Çiftçiler hastalığı kontrol altına alacak faydalı böcekler için çevreyi uygun hale getirecek toprak işleme metodları, ekim zamanları, bitki münavebesi ve bitki artıklarını değişik şekillerde kontrol etme gibi uygulamalardan uygun olanlarını seçebilirler. Eğer pestisid son çare olarak kullanılacaksa, hastalık faktörünün en hassas zamanında veya herhangi faydalı bir tür ve tabiî predatörün (zararlı böcekleri avlayan böcek) en az zarar göreceği zamanda uygulanır. Entegre mücadele ABD'de tarım alanlarının yaklaşık %8'inde uygulanmaktadır. Bu program pamuk, sorgum ve yerfıstığı gibi ürünlerde pestisid kullanımını önemli derecede azaltmış ve şu anda yıllık 500 milyon dolarlık net kâr sağlamış durumdadır.
Münavebeli ekim yanında, aynı alana aynı anda birden fazla bitki çeşidinin ekilmesi de alternatif tarımın bir diğer özelliğidir. Meselâ, mısır, fasulye ve kabak beraber ekilebilir. Mısır fasulyeye dayanak sağlar, fasulye toprağı azot bakımından besler (fasulye azot tesbit eden bakterilerle ortak yaşar); kabak zemin yüzünü kaplar, erozyonu azaltır ve yabani ot gelişimini engeller.
Ağaçlar da çoklu ekim sisteminde kullanılabilir. Rüzgârın kurutucu etkisi ve mekanik zararından ürünleri korumak için ağaçlar rüzgâr kıran olarak kullanılabilir.
Nebraska'da 15 sıra şeker pancarından sonra iki sıra mısır ekilen tarlada mısırın rüzgâra karşı koruyucu etki yapmasıyla şeker veriminde %11 artış sağlanmıştır. Mısır yapraklarına karbondioksitin ve güneş ışığının daha hızlı girmesi mısır verimini % 150 arttırmıştır (2).
Çoklu ekim diğer bir avantaja daha sahiptir. Ürünlerin düzenli olarak münavebeye tutulduğu tarlalarda yabani ot, böcek ve patojenlerin sebep olduğu zararlılar çevre şartlarının yeknesak olmayışından kendilerini adapte ödemeyebilir ve bu nedenle hızlı olarak artmazlar. İki çeşit ürünün ekildiği tek bir tarlada, bir çeşitteki zararlı bazan diğerinde ikamet eden predatör tarafından kontrol altına alınır.
Entegre mücadeleye güzel bir misâl Teksas'da uygulanmaktadır. Burada erken olgunlaşan pamuk çeşitleri seçilmekte boll weevil ve bollvorm gibi zararlı böcekleri tüketen predatörlerden faydalanılmakta ve hasattan sonra bütün bitki artıkları yakılarak larvalar tahrip edilmektedir.
Alternatif tarım toprak verimliliğini koruyan bir sistemdir. ABD'de yapılan bir araştırmada, mevcut tarım sistemi uygulanan bir tarla ile alternatif sisteminin uygulandığı bir tarlanın durumu karşılaştırıldı. Alternatif tarımın uygulanmadığı tarlada diğer tarladakinden daha fazla organik madde, azot ve biyolojik olarak alınabilir potasyum olduğu tesbit edildi. O toprak besin depolama kapasitesi, su muhteviyatı, mikroorganizma populasyonu ve polisakkarit muhteviyatı bakımından daha zengindi. Ayrıca toprak yapısı daha iyi ve bitkileri besleyen üst toprak 16 cm daha kalındı. Bu, erozyonun daha az olduğunu gösteriyordu (3).
Alternatif tarımın uygulanabilmesi onun aynı zamanda ekonomik olmasına bağlıdır. Mevcut yaygın tarımdan elde edilen toplam gelir daha yüksek olmasına rağmen onun gübre, ilaç, tohum ve yakıt masrafları daha fazla olduğundan net kâr daha az olabilir. Çevre ve sağlık üzerindeki kötü tesirler de masraflara ilave edilebilirse, mevcut tarım sisteminin net kârı daha da azalır. Yine ABD'de yapılan bir araştırmada, alternatif tarımın net kârı mevcut yaygın tarımınkinden % 22.4 daha yüksek bulunmuştur (4).
Acaba bu yazıyı okuyan bir çiftçi pestisid ve ticarî gübre kullanmaktan hemen vazgeçip alternatif tarım sistemini uygulamaya başlamalı mı? Tabiî ki, bu soruya hemen evet demek mümkün değil. Devlet belli ürünlere destek sağlarken, hangi çiftçi tarlasına kısa vadede bir kâr getirmeyecek olan yeşil gübre bitkisi eker? Evet, bu hususta ileriye dönük âcil tedbirlerin alınması gerekir. Bunları ana hatları ile şöyle sıralayabiliriz:
- Üniversite ve Araştırma Kurumları tarımla alâkalı münferid durumları araştırmaları yanında; toprak verimliliğini koruyacak, hastalıkları kontrol altına alacak ve ekonomik yönden çiftçiyi mağdur etmeyecek bir tarım sistemi belirlemelidir. Bu araştırmalar işadamları, sermayedarlar ve politikacıların tesirinde kalmamalıdır. Ülkemizin ananevi tarım sistemi ve bunun yeniden uygulanmaya konulabilirliği araştırılmalıdır.
Devlet, ürün destekleme politikalarını yeniden gözden geçirip toprak verimliliğini koruma gayesiyle bitki yetiştiren, çevre ve insan sağlığına zararlı madde kullanmayan üreticilere destek sağlamalıdır.
— Çiftçiyi bilgilendirecek, eğitecek ve yönlendirecek bir çiftçi eğitim mekanizması kurulmalıdır.
Bütün bunların ötesinde probleme toplumun yaşadığı hayat sisteminin bütünlüğü içinde de bakılabilir. Burada, teknik detaya inmeden problemin insanın yaşayış biçimi ve hayat anlayışı ile alâkalı yönüne kısaca temas edelim.. İnsanın hayatını sürdürebilmesi için pekçok ihtiyacı vardır. Bunlardan ikisi yeme ve giyinme olup esas itibariyle tarım bunların temini için yapılmaktadır. Ancak, Batı ve onun taklitçilerinin ekonomik sistemleri tüketim ekonomisine dayanmaktadır. İnsan, tüketim için bir araçtır. Sistemin ayakta kalabilmesi için çok mal tüketilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı ihtiyaç olmayan mallar reklam yoluyla ihtiyaç gibi gösterilir. Böylece toplum, alıp kullanmadan atmaya alıştırılır. Bu durum giyim ve gıda mallan için de geçerlidir. Ne var ki, tarım alanları sınırlıdır. Piyasanın talebini karşılamak için tek çözüm yolu birim alandan daha fazla ürün almaktır. Böylece yanlış da olsa aşırı gübre ve ilaç kullanımı ve tarım alanlarının belli ürünlere tahsisi sanki bir mecburiyet haline gelmektedir. İşte bu durum bugünkü tarım sistemini netice vermiştir.
Oysa bizim kültür ve medeniyetimiz bu tüketim anarşisine yer vermez. Çünkü bu medeniyete mensup fertler iktisad ve kanaat mefhumlarının idrakindedirler. Onlara göre iktisad ve kanaat, zorunlu bir prensip değil, nimete karşı bir şükür, İlahî rahmete karşı bir hürmet, berekete bir vesile, fazilet, izzet ve olgunluğun bir gereği, fakir insanlara karşı şefkatin göstergesidir. Bu şuurda bir çiftçi, az mahsul aldığı zaman kanaat eder, hırs göstermez, çalışma şevkini kırmaz, üretimi arttırmak için çevreye veya insanlara zarar verecek metod ve vasıtalara başvurmaz. Tüketici kesim ise ihtiyacı olmayan malı alıp israf etmez. Zira israf şükre zıttır, nimeti hafife olmaktır ve israf eden hırslı olur kendi zarar eder. Evet, iktisadî hayatta mal, meta, servet, üretim, tüketim, kâr, moda gibi terimlerden ziyade nimet, şükür, kanaat, bereket, helâl, haram gibi terimler daha anlamlı ise ne toprak verimsizleşir, ne çevre kirlenir, ne de insan sağlığını tehdit eden gıdalar üretilir.